Beyin hasarı sonrasındaki sürecin, hem hastalar hem de aileleri için büyük sosyal ve ekonomik önemi vardır. Birçok sebebe bağlı olarak beyinde hasar oluşur; bu sebeplerden önemli olanları sıralayalım:
- Beyin damarlarının tıkanmasına bağlı oluşan beyin hasarları.
- Beyin kanamasına bağlı oluşan beyin hasarları.
- Kafa travmasına bağlı oluşan hasarlar (trafik kazası, düşme vs.).
- Beyin tümörlerine bağlı oluşan hasarlar.
- Beynin enfeksiyonlarına (menenjit, ensefalit vs.) bağlı oluşan hasarlar.
- MS gibi beynin ilerleyici veya kalıcı hastalıklarına bağlı oluşan hasarlar.
Nedeni ne olursa olsun, oluşan hasarın derecesi hastanın tüm yaşamını etkiler. Ben bugün beyin hasarına neden olan hastalıkların tedavisinden ziyade tedavisi olmuş ve eve çıkartılmış, beyin hasarına bağlı sakat kalmış hastaların durumundan bahsetmek istiyorum.
Beyin Hasarlarını Şöyle Sıralayabiliriz
- Koma: Hasta kendinden ve çevresinden haberdar değildir.
- Ağır Sakatlık: Hastaların günlük yaşamında desteğe gereksinimleri vardır.
- Orta Dereceli sakatlık: Hastanın desteğe ihtiyacı yoktur; ancak sakatlık vardır, hasta işe dönebilir de dönmeyebilir de.
- İyi Düzelme: Hasta iyidir; ancak daima tam bir iyileşme yoktur ve hasta günlük aktivitesine dönebilir.
Hastalar tedavi olup eve çıkınca yukarıda bahsettiğim beyin hasarı derecelerinin bir tanesinin durumunda olurlar. Hasar ilerleyiciyse (kötü huylu tümör, ilerleyici beyin hasarı ile giden hastalıklar vs.) zaten yapılacak pek fazla bir şey yoktur. Fakat olmuş bitmiş bir hasarsa, hasta özellikle orta veya iyi dereceli sakatlık durumu içine giriyorsa; hastanın daha iyi olması için ilaç ve fizik tedavi olması bence şarttır.
Beyin hasarı sonrasında uzunca tedavi görmüş ve daha sonrasında eve çıkartılan hastalar; çok uzun ve pahalı bir tedaviden geçtikleri için genelde hayata küs, depresyonda; hasta yakınları da maddi, manevi çöküntü içine girdikleri için umutsuz ve boş vermiş olurlar; çünkü bu hastalıkların tedavisi iğne ile kuyu kazmak gibidir. Bu hastaların, beyin hasarına sebep olan hastalıklarının tedavisi sürerken destek tedavisinden yoksun bırakılmaması gerekir.
Maalesef ülkemizde bu tür hastalar, hekim ve yakınları tarafından kaderine terk edilir. Bu tür hastalar; uzun süre tedavi gördükleri için kas yapıları zayıflar, vücut dirençleri düşer, enfeksiyonlara daha çabuk yakalanırlar, el ve bacak ekstremite hareketlerini tam olarak yapamazlar, yürümeleri, konuşmaları, iş yapma yetenekleri bozuktur. Tabii ki bu aktivitelerin çoğu beyin hasarı sonucu oluşmuştur; fakat uzun süre yatmaya ve hareketsiz kalmaya bağlı olarak beyin hasarı sonrasında oluşan kayıplar dışında kalan bölgelerde de aktivasyon kaybı olur.
Bu tür hastanın hastalıklarının tedavisi yanında; kasları geliştiren, enfeksiyonları önleyen, ruh halini düzenleyen ve hastaya günlük hayat aktivitesini kazandıracak fizik tedavi yapmak gerekir ve bu şarttır. Biz bu tedavilere destek tedavisi diyoruz.
Beyin hasarının derecesine göre ve tedavinin iyi düzenlenmesi yüz güldürücü sonuçlar vermektedir. Bu konuda deneyimli bir hekim iyi bir destek tedavisi ile başarılı sonuçlar alabilir. O halde bu tür hastaları kaderine terk etmeyelim; çünkü bu tür hastaların topluma kazandırılması ve aktivitasyonlarının olabildiğince iyi hale gelmesi, destekten kurtulması; hastanın kendisi kadar yakınları için de bir kazançtır.
Serdar Dağ