Sonbahar Gerçekten Ölüm Ayı Mı?

Hava değişimi yani sıcaktan soğuk havaya geçiş damarlarda büzülmeye ve kasılmaya yol açar. Yazın sıcağın etkisi ile genişleyen damarlar soğukta büzülür. Bu büzülme neticesinde; damarlarda basınç artışı olur. Bu durum tansiyon yüksekliğine yol açar. Damar duvarları bu basınca dayanamazsa yırtılmalar meydana gelir. Beyinde kanama oluşur.

Ülkemizde ve dünyada en önemli ölüm ve sakat kalma sebeplerinden birisi beyin kanamalarıdır. Eğer damar sistemi bozuksa yani damar içinde bilinen veya bilinmeyen tıkanıklık varsa damarların büzüşmesi ve kasılması ile damara yapışık olan ve damarı daraltan tıkaç damardan ayrılır ve kan yolu ile ulaştığı başka bir damarı tıkar. Bu tıkanma, beyinde meydana geliyorsa adı felç yani inmedir. Kalpte meydana geliyorsa adı kalp krizidir.

Ülkemizde kalp krizinden ölüm oranı bu mevsimde çok fazladır. Özellikle, anjiyonun ve kalp ameliyatlarının hemen hemen yapılmadığı ve sınırlı yapıldığı yıllarda kalp krizinden ölüm oranı çok fazlaydı. Onun için sonbahar ayı, insanlar için ölüm ayı ve hüzünlü yaprak dökümü ayı olarak hafızalarda yer etmiştir.

Sonbaharla değişen havayla beraber sinir sisteminin biyokimyası bozulur ve depresyon hastalığına çok sık yakalanılır. Kişi, mutsuz ve isteksiz olur. Hani derler ya sonbahar en güzel aşkların bile sona erdiği mevsimdir. Yüreklerdeki sevgiyi, aşkı, umudu alıp götürür yerine hüznü, ayrılığı ve daha ne kadar tuhaf duygu varsa onları getirir bu mevsim. Kış mevsiminin sert ve soğuk havalarından bile daha acımasızdır sonbahar.

Sinir sisteminin zayıflaması ile beraber vücudumuzun savunma mekanizması zayıflar ve birçok hastalığa zemin hazırlanır.
Bundan dolayı sonbahara yaklaşırken mutlaka doktorumuza başvurmamız gerekir. Hüzün ayı olmaması için de gerekirse destek almak gerekebilir.

Serdar Dağ