- BEYİN İÇİN SEKS YARARLI, AŞK ZARARLI!!!
Tutkulu aşklar beynin yapısını bozar, düzenli cinsel ilişki ise beyni besler.”Gözüm ondan başkasını görmüyor.” diyorsanız, tedavi şart!!!
Aşk Beyni Nasıl Etkiler?
Şunu unutmayın; seks sağlığımız açısından fizyolojik bir ihtiyaçtır. Düzenli seks yaşamı, kadın ve erkeğin cinsel dürtülerini tatmin eder. Cinsel düzensizliğin getireceği stres, sinirlilik ve huzursuzluktan korur, zihni canlı tutar. Cinselliği belirleyen kadınlık ve erkeklik hormonlarının yönetim merkezi beyindir. Ruh halinin bozulması bu merkezleri olumsuz etkiler. Aşk, beyindeki “feniletilamin” denen maddenin salgılanması ile; karşı cinse duyulan beğenme, birlikte olma, yanından ayrılmama gibi yoğun hislerdir. Hepsi beynimizin gücünü etkiler.
- MANTIK İŞE YARAMAZ!!!
Yani Aşk Bir Tür Takıntı Hastalığı Mıdır?
Aşk, mantık çerçevesinde yaşanırsa insanı mutlu ve huzurlu yapan, heyecan veren, beyni zinde tutan bir duygudur. Tabii bunun için duyguların karşılıklı yaşanması gerekir; fakat bazen duygular tek taraflı olur. Kadın veya erkeğin karakterine bağlı olarak, “sevgiliye ulaşmak” takıntı haline dönüşür. Her zaman karşı cins düşünülür, hayatın tek odağı hale gelen sevgiliye kavuşamamanın verdiği sıkıntı ruh yapısını bozar. Toplumdan kendini soyutlama, uykusuzluk, boş verme, bazen aşırı sinir, kendine olan güveni kaybetme gibi istenmeyen durumlar oluşur. Bu hasta ruh yapısının tek amacı; ne pahasına olursa olsun karşı cinsle benzer duyguları yaşamaktır. Kişi, duygularına mantığı ile yön veremez. Bazen birlikte olmanın imkansız olduğu durumlar vardır. İlk defa gördüğü ve hiçbir şekilde sosyal açıdan beraber olunamayacak bir kişiye aşık olmak ve hep onu düşünmek; öğrencinin öğretmene aşık olması, starlara aşık olmak, duyguları tek taraflı yaşamak ve bunu kabullenmemek gibi… Kim kendi kendine duygusal olarak eziyet etmek ister ki? Aşk da, salgılanan hormonlar da bir süre sonra etkisini yitirir. Aslında aşk ile aşk takıntısı aynı şey değildir. Kısacası, aşkta mantık çerçevesinde önlenemeyen yukarıda saydığım belirtiler varsa; aşk takıntıya dönüşmüş demektir. Bu durum, aşkın kutsallığını ifade etmez. Kişi mutlaka tedavi olmalıdır; çünkü bu noktada aşk beyne zarar verir.
- SİNİRLİLİK KAÇINILMAZDIR!!!
Cinsel İlişkinin Beyni Etkilemesi Nasıl Oluyor?
Hep söylediğimiz gibi; seks fizyolojik bir ihtiyaçtır. İnsanın beslenmesi, düzeli spor yapması, zararlı maddelerden uzak durması vs. bünyeye nasıl faydalıysa; düzenli seks de beden için faydalıdır. Araştırmalar düzenli cinsel ilişkinin; beyinde dolaşımı destekleyici, zinde tutucu, uzun yaşamayı destekleyici etkisi olduğunu göstermiştir. Cinselliği yaşayamayan veya düzensiz yaşayanlarda; stres, sinirlilik, huzursuzluk kaçınılmazdır. Cinsel işlevin başlamasının ve kontrolünün merkezi ise beyindir. Bu yüzden beyinde oluşan ruhi ve fiziki hasarlarda cinsellik hasar görür. Örneğin; bunayan bazı hastalarda, beyin kontrolü azaldığı için cinsellik kontrol edilemez.
Aşkın Gözü Kör Mü Acaba?
Takıntı haline gelen aşklarda, kişi karşı cinsle beraber olmak için her şeyi yapabilir. Karşı tarafta olan kusurları veya birlikte olmaya engel olabilecek sosyal durumları göz ardı eder. Yapılan araştırmalarda, aşk hormonunun etkisi altında kalan beyinde; akıl yürütme ile ilgili olan bölgede hafif işlev kaybı olduğu görülmüştür.
İlaç ya da psikoterapi
Bu bölgede beynin tek enerji kaynağı olan glikoz; yani şeker kullanımının azaldığı da gözlenmiştir. Bu durum, aşkta mantıklı düşünme kabiliyetini azaltır. Aşk takıntısı ilaçla veya ilaçla beraber psikoterapi ile tedavi edilebilir. Eğer eski zamanlarda bu durum anlaşılmış ve Mecnun tedavi edilmiş olsaydı, bu aşk belki efsane haline dönüşmezdi; fakat Mecnun ile Leyla’nın ruh sağlıkları kurtulur, yaşam kaliteleri artardı!
Aşkın Merkezi Beyin Mi Kalp Mi?
Yüzyıllardır kalp aşkın simgesi olarak kullanılır; ama aşkın merkezi beyindir, aşk beyinde başlar. Kadın ve erkekten birisi veya her ikisi birbirlerini ilk görüşte beğenirse; beyin tarafından salgılanan maddeler, tüm bünyeyi etkiler. Salgılanan maddelerin miktarına bağlı olarak; kalp atışlarında hızlanma, soluk alıp vermede artış, derinleşme, ellerde terleme, yüzde kızarma, iştah azalması, aşırı mutluluk, yerinde duramama, uykusuzluk gibi belirtiler oluşur.
Yücelik Değil Hastalık
Aşkta duyguların aşırıya kaçması, daima karşı cinsi düşünme, diğer işleri boş verme, hayattan kendini soyutlama; aşkın yüceliğini değil hastalığı gösterir. Buna göre Mecnun’un Leyla’ya olan efsanevi aşkı; Mecnun’da oluşan, “obsessif compulsif nöroz” denen takıntı hastalığından dolayıdır.
- BUGÜN YAŞASALARDI; MECNUN VE FERHAT TEDAVİ EDİLİRLERDİ!!!
Leyla’ya duyduğu efsanevi aşkla çöllere düşen Mecnun; Şirin’in sevdası uğruna dağları delen Ferhat; Aslı’ya duyduğu aşktan için için yanarak kül olan Kerem… Her insanın, dünyaya gelirken içinde olan “hayatta kalma” dürtüsü; maalesef aşk söz konusu olunca silinir gider. Kişi; acı çekmeye, gözyaşı akıtmaya, uykusuz geceler ve yemeksiz günler geçirmeye karşı konulmaz bir şekilde kapılır… Bazen mutluluk ve huzur veren, bazen heyecanı artıran ve bazen de insanı hayattan koparabilen aşk; uzmanlara göre beynin yaşadığı bir hastalık.
Takıntıya Dönerse Tedavi Şart
Takıntı haline gelen aşklarda; insanların, karşı cinsle birlikte olabilmek için her şeyden vazgeçebildiklerini ve her şeyi yapabildiklerini biliyoruz. Bu durum, kişinin tüm yaşantısını esir alırsa “opsesif kompulsif nöroz”; yani takıntı hastalığı oluşmuş demektir. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Aslı ile Kerem’in hikayelerindeki gibi; gözün aşktan başka bir şey görememe hali, aslında tedavi edilmesi gereken bir durum. Tıp, bugün ilaçla veya ilaçla beraber psikoterapi yöntemleriyle bu tarz hastaları tedavi ediyor.
“Eğer aşk karşılıklıysa duygular yükselse de bir süre sonra mantıklı bir düzeye gelir. Ancak duygular aşırıya kaçarsa; eğer kişi, kendisini her şeyden soyutlayıp sadece karşı cinsi düşünür hale gelirse; bu takıntıdır. Aşk tek taraflı yaşanıyorsa; kişinin karakteri de, her şeyi kendine dert eden bir özellikteyse sıkıntı yaşanır.”
Müzik Aşkın Etkisini Artırır
“Müzikle kederlenir ya da mutlu oluruz. İnsanlar hüzünlerini artıracak müzikler dinledikçe de aşkın etkisi artar, takıntıya dönüşebilir. Bu yüzden depresyona girme eğilimi olan kişilere, onların ruh halini değiştirecek müzikler dinlemesini tavsiye ederiz. Çünkü dinlediğiniz müziğin beyninize yaptığı etkiyle sevinmeniz mümkün.”
Aşk takıntı haline gelmişse mutlaka tedavi edilmelidir. Belli bir süre insanın tüm yaşantısını etkiler. Ama bir süre sonra kişi, aşk acısı çekse de; işlerine ve sosyal yaşantısına tekrar geri döner. Kişi, Leyla ile Mecnun gibi hayatını ve yıllarını aşk acısı ile geçiriyorsa tedavi olmalıdır.
Dr. Serdar DAĞ