“Ben de annem, babam gibi; demans, parkinson, felç, beyin kanseri vs. olur muyum?”
Hasta yakınlarının en çok sorduğu soru budur; Çünkü günümüzde hala bazı beyin ve sinir hastalıklarının tedavisi mümkün değildir. Özellikle; ilerlemiş demans, felç, parkinson, kas hastalıkları gibi kronik hastalıklarda, hasta iyi tedavi olamamışsa yakınlarına muhtaç olur. Bu tür hastalara bakmak maddi manevi zordur. Birinci derece yakınların da en büyük kaygısı; kendilerinin de bir gün bu hastalığa yakalanma ihtimalleridir.
Günümüzde yapılan tıbbi kontrollerde, sadece vücudumuzda var olan hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Oluşabilecek hastalıklarla ilgili bilgi alınamaz. O zaman, yapılan kontrollerde sağlam çıkmak; bir ay ya da daha sonra hasta olmayacağız anlamına gelmez. Bunun örneklerini çevremizden zaten birçok kez duyarız. Hasta yakınlarının “daha kısa süre önce tüm tetkiklerini yaptırmıştı sapasağlamdı…” gibi sitemkar sözlerini sıkça duymuşuzdur.
Demans, parkinson, felç, beyin kanseri gibi hastalıkların sırrı insan genetiğinde saklıdır. Yapılan DNA analizleri sonucunda, birçok beyin ve sinir hastalığına yakalanma riski artık tespit edilmektedir. Alınan kan örnekleriyle, özel koşullarda yapılan DNA analizleriyle; demans, epilepsi yani sara, ALS, kas hastalıkları, beyin kanseri gibi hastalıkların, DNA yapısında kodlanıp kodlanmadığı tespit edilir. Hastalığa yakalanma riski varsa, yani DNA’da bu hastalık kodlanmışsa, kişinin yaşamında gerekli tedbirleri alması sağlanır. Bu tedbirlerin başında, vücudun savunma sisteminin güçlendirmesi gelir.
Genetikte var olan hastalığa yönelik tetkikler sık tekrarlanır, gerekirse koruyucu tedaviler verilir ve kodlanmış hastalığın açığa çıkmaması ya da açığa çıkacaksa, en hafif şekilde hastalığı atlatma ortamı hazırlanır.